Evet arkadaşlar bugünkü yazımızda sizlere dış filtre ses problemi hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Daha önceki yazımızda sump ses problemini giderilmesini açıklamıştık.
Dış Filtrem Çok Ses Çıkartıyor Nasıl Engellerim? / baliklar info
akvaryum balıkları hakkında bilgiler
Evet arkadaşlar bugünkü yazımızda sizlere dış filtre ses problemi hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Daha önceki yazımızda sump ses problemini giderilmesini açıklamıştık.
Merhaba arkadaşlar bu yazımızda sizlere akvaryum nasıl kurulur elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Akvaryum kurması özellikle büyük akvaryumlar için çok zahmetli ve o kadarda yorucudur. İlk etapta standart bir akvaryumda olması gereken malzemeleri yazalım.
Dış filtre
Kum
Isıtıcı
Hava taşı
Hava motoru
Hava hortumu
Dekor
Tuz
Yukarıdaki saydıklarımı tüm hobicilerin akvaryumunda bulunan standart ve olması gereken malzemelerdir.
Öncelikle akvaryum camı üretim esnasında kullanılan silikon ve camların kırılıp parçacıklar olabileceğinden akvaryumu ilk etapta bol su ile iyice yıkamalıyız. Eğer akvaryum büyük ise tabanda kalan suyu inşaat yapımında kullanılan süngerler ile dipteki suları alabilirsiniz.
Gelelim ikinci etap temizliğine. Akvaryumcudan aldığınız tuzu bir kapta eritip akvaryumun her yerine döküyoruz ve mikropları pislikleri yok ediyoruz. Tuzlu su isterseniz 5 10 dakika akvaryumda bekletiniz ki daha etkili olsun.
Daha sonra tekrar bu tuzlu suyu içerisinden bol su ile tekrar yıkayarak alıyoruz.
Kışın kurulduğunu varsayalım bağlantı kablosu(priz) yardımıyla ısıtıcı ve hava motorunu akvaryuma bağlıyoruz. Isıtıcının derecesi balıkların yaşam şartlarına göre değişmektedir. Buradan bakabilirsiniz.
Sıra geldi kum ekleme işlemine bol suyla yıkadığımız kumu akvaryum içerisine koyuyoruz.
Kışın sular soğuk olduğundan akvaryuma ılık su koymanızı öneririm. Akvaryum camı buhar yapıp daha sonra mobilyaya zarar vermemesi açısından.
Dış filtre hazırlanırken giriş çıkış yerlerini tespit etmeli ona göre ayar yapmalıyız. Bunu anlamak içinde çıkış yerine üflediğinizde hava gidiyorsa orası filtreye su giriş noktasıdır. Filtre ayarlanırken yanınızda 2 adet 20kg lık yoğurt kovası yada buna benzer bir ekipman olması gereklidir. Mantıken arabadan mazot çekme şeklinde olacaktır. Kesinlikle ilk başta filtrenin fişi takılı olmayacaktır. Filtre su girişi suyun içerisinde olacak ve diğer hortum ile suyu içimize çekeceğiz ve suyun filtreye dolmasını bekleyeceğiz. Filtre su çıkışından su çıkmaya başladıktan sonra suda hava kabarcık yoksa filtrenin fişini takarak çalıştırıyoruz ve gönül rahatlığı ile filtre su çıkış hortumunu akvaryuma koyabiliriz. Dış filtre ekipmanları için konumuzu okumanızı öneririm.
Akvaryum suyu hazırlama konusunu okuyarak daha detaylı bir bilgi alabilirsiniz.
Renkler hormonal ve sinir sistemi tarafından kontrol edilmekle beraber pigment değeri yüksek besin kaynakları ile de kontrol altında tutulması mümkündür. Balıklar da gördüğümüz mükemmel renkler genellikle ergenlik döneminden sonra daha da belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Akvaryum içinde ki ani hareketlenmeler, kendi aralarında yaptıkları kavgalar, çiftleşme isteği sonucu veya bizlerin müdahaleleri sırasında balıklarımız da ani renk değişimlerine muhakkak şahit olmuşuzdur. İşte bunlar da kendini koruma iç güdüsü ile ortaya çıkan renk değişimleridir.
Kramatofor denen ve içerisinde pigment içeren hücreler pulların altında gizlenmiş durumdadır. Vücut yapısına göre bu hücreler bazen çok sık bazen seyrek bir şekilde dağılım göstermektedirler. Yukarı da bahsetmiş olduğum ani renk değişimleri bu pigmentler sayesinde gerçekleşmektedir. Doğal ortamlarında bu renk değişimleri sayesinde yem olmaktan da kurtulurlar.
Karotenoid pigment : Kırmızı ve Turuncudur.
Kranstofil pigment : Sarı renktedir.
Melanin pigment : Siyah ve Kahverengidir.
Phycocyanin pigment : Mavi-Yeşil alglerden ortaya çıkan mavi pigmenttir.
Pigment hakkında kısa bir bilgi verecek olursak; Tüm nesnelerin renklerini oluşturan moleküllerdir. Bu moleküller belirli bir enerji ile hareket ederler. Gerekli enerjiyi güneşten alırlar. Belirli renklere karşılık gelen dalga boyları ile pigmentler harekete geçer ve canlıların temek renkleri oluştururlar.
Artemia genellikle tuzlu sularda ve yoğunlukla tuz göllerinde yaşayan bir eklem bacaklı türüdür. Bilindiği gibi akvaristlerin yavru balıklarına verdiği en önemli besin kaynağıdır. Yavru balıkların ölüm nedenlerinin en başında iyi beslenmemeleri gelmektedir. İşte bu nokta da artemia bizim kurtarıcımızdır. Ortalama 26-28 derece arasında litreye bir kaşık kaya tuzu veya kalın tuz (turşuluk-salçalık) atılarak ve bol hava verilerek 30-48 saat arası bir süre zarfında yumurtadan çıkması muhtemeldir. Ph değeri ortalama 8 olan sular da artemia açılımı çok daha iyi olmaktadır. Eğer deniz olan bir bölge de oturuyorsak temiz deniz suyu kullanmamız işimizi daha da kolay hale getirecektir. Ama yok ben kendim uğraşamam diyorsanız hemen hemen her petshop da hazır artemia satılmaktadır. Yavru balıklarımızın yanı sıra yetişkin boyda ki balıklar için de iştahla tükettikleri bir kerevit lavrasıdır. Çok iyi bir protein kaynağı olmakla beraber renkler de canlılık elde etmek de mümkündür. Artemia çıkarma konusunu detaylı bir şekilde başka bir başlık altında anlatacağız.
Genellikle akvaryum hobiciliğine yeni başlayan arkadaşlarımızın tedirgin olduğu konulardan birisi akvaryumda kavga eden balıklar konusudur. Akvaryumda balıkların kavga etme konusu bir çok sebepleri bulunmaktadır. Dilerseniz hem açıklayıcı olması açısından hemde detaylı anlatım için küçük başlıklar altında listeleyelim.
Erkek sayısının çokluğu: Akvaryumda dişi erkek oranının dengeli olmaması nedeni ile erkek balıkların akvaryumunuzda söz sahibi olmak için yapabilirler.
Akvaryum küçük olması ve yuvanın az olması: Bu sebepte erkek sayısından kaynaklanan soruna çok yakın sayılabilir. Akvaryumunuz balık adetine göre küçük geliyorsa ve akvaryumdaki yuva sayısı en azından erkek sayısından azsa erkekler yuva kavgası yapabilir.
F0 balık türleri: F0 balıklar direk gölden gelen balıklar olduğu için bu balıklarda hakimiyet duygusu daha baskın olacağı için daha çok kavga etmektedir.
Çiftleşme zamanlarında: Çiftleşme zamanında eş kavgası yapabilirler.
Bu kavgalar bazen ciddi bir yaralanmalara ve hatta ölümlere sebep olabilir. Kavgaları azaltmak için yapabileceğimiz ilk şey ya akvaryumdan balık sayımızı azaltacağız yada akvaryumda yuva sayısını arttırarak kavga nedenlerini azaltabiliriz.
Akvaryum suyunun köpürmesinin nedenlerinden kısaca bahsetmemiz gerekirse ; Bence en büyük nedenlerden bir tanesi bayatlamış sudur arkadaşlar. Zamanın da yenilenmeyen sular da köpürme ihtimali çok görülmektedir. Bunun için belirli aralıklarda tankımızın suyunu değiştirmeliyiz. Su değişimi konumuza göz atabilirsiniz. Bunun yanı sıra kullanılan kalitesiz yemler ,uzun süre dip çekimi yapılmaması, akvaryumun filtrasyon sisteminin iyi çalışmaması ve sistemde kullanılan malzemeler özellikle de elyafın kalitesiz olması akvaryum da köpüklenmeye neden olabilir. Yeni kurulan akvaryumlar da tabana koyacağımız kumun yeteri kadar temizlenmeden akvaryuma konulması bu gibi sorunları tetiklemektedir. Dış filtre bakımı ile ilgili bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.
Akvaryum işin e ilk başlayan hobici arkadaşlarımızın en büyük hatalarından birisi akvaryuma nasıl kum eklenir sorusunu bilmemeleridir. Akvaryumcudan aldığımız malzemeleri büyük iştahla eve getirir ayarları yaptıktan sonra hemen kumu suyun içerisine dökeriz ve ondan sonra sürekli su değişimi yaparız.
Akvaryum kumu poşetlenirken yıkanmadan poşetlendiği için kumun içerisindeki tozlar olmakta ve yıkamadan suya koyduğumuzda balıklar görünmeyecek şekilde bulanmaktadır. Balıklarımızın bu tozlu suda hava soluması güçleştiği için ve kumla birlikte gelen mikroplara direk nüfus ettikleri için hastalanıp ölümlere bile neden olabilmekte.
Kumu akvaryuma dökmeden önce mutlaka bol suyla yıkamamız gerekmektedir. Poşetteki komple yıkamak yerine 1 veya 2 şer kilolar halinde yıkamalıyız. İlk yıkama sırasında sizinde fark edeceğiniz gibi kirlilikten kumu göremeyeceksiniz. Bu işlemleri berrak suyu görene kadar devam ettireceksiniz. Eğer mümkünse kumu tuzlu sıcak suyla yıkamanızda fayda vardır. Tuzlu su bakterileri öldüreceği için kumun içerisindeki zararlı bakterilerin suya karışmasını engellemiş olacağız.
Akvaryum besleyen hobicilerin başına gelen tatsız olaylardan biriside akvaryum suyunun sararmasıdır.
Bu olayın en büyük nedenlerden birisi balıklarımız için kullandığımız yemin kalitesizliğinden meydana gelmektedir. Kalitesiz yemler suya renk salınımı yaptıkları için suyun renginde belli bir süre sonra bulanıklaşma meydana gelmektedir. Bu süre eğer yem akvaryum tabanında uzun süre beklerse iki üç gün içerisinde akvaryum suyu bulanık görünmeye başlayacaktır.
1-Diğer bir neden olarak akvaryum da su değişiminin uzun süredir yapılmıyor olmasından kaynaklanabilir. Dış filtremiz ne kadar kaliteli ve büyük olursa olsun dış filtre zamanında temizlenmediği sürece ve suyu yenilemediğimiz zaman suda sararmalar başlayacaktır.
2-Dekorlardan kaynaklanan sararmalar. Akvaryum içerisine gözümüze hoş gelmesi için koyduğumuz dekorlarımız eğer kalitesizse ve akvaryum dekoru değilse suya salınım yapacaktır. Pazardan veya bir mağzadan aldığımız vazo taş kum gibi ürünler subazlı olmadığı için suya salınım yapmaktadır.
3-Ağaç kökleri de suya salınım yapmaktadır. Özellikle mango kökü gibi kökler suya rengini vermekte ve suyun rengini bulanıklaştırmaktadır.
Dekor ve malzemelerin suya renk salınımı önlemek için ne yapmamız gerekir? Aldığımız malzemeleri bir kovaya veya leğene koyarak sıcak su ve bol tuz ile su içerisinde en az 1 gün bekletmemiz gerekmektedir. Bu işlem süresince eğer suya renk vermediyse rahatlıkla koyabiliriz.
Tanganyika gölünün derinliklerinde yaşayan bu tür son dönemde ülkemiz de akvaristlerinin ilgisini çekmeyi epey başarmış durumdadır. Gölün derinliklerinde yaşamayı seven bu tür ortalama 40 m. ile 80 m. arasında derinliklerde yaşamaktadır. Ulaşılması güç olduğu için de gerçekten Ülkemiz de ve Avrupa Ülkelerinde değerini kat ve kat arttırmıştır. 70 m. derinlikte yakalanan frontoza türünü gölün yüzeyine çıkarmak için uzun uğraşlar gerekmektedir. Yakalanan balıklar öncelikle bir kafes içerisin de toplanıp kademe kademe örneğin her gün 10 m. yukarıya alınıp ortalama 1 hafta da göl yüzeyine çıkartılmaktadırlar. Asıl süreç göl yüzeyine çıktıktan sonra alıştırma tankların da geçen dönem ile başlamaktadır.
Uzun yıllar yaşayan frontoza türlerinin ortalama boyları 25-30 cm arasıdır. Zaman zaman bu uzunluğun erkekler de 35 cm kadar çıktığı da görülmüştür. Geceleri avlanmayı daha çok seven etçil bir tür olan frontozalar bu özelliğini kendinden boyca küçük olan balıklar üzerinde etkili bir şekil de göstermektedir. Buradan da anlayacağımız gibi tankımız da bakmakta olduğumuz frontoza türlerini ya başka türler ile karıştırmamalıyız ve ya akvaryum içerisinde ki boy ortalamasına dikkat etmeliyiz.
Frontozalar fazla hareketi sevmezler. Dikkat edersek tankımız da genellikle dipte yaşamayı tercih ederler ve hareket etmekten kaçınırlar.Genelde protein ağırlıklı beslenmeyi severler. Bunu yanında su piresi ,artemia ,hamsi, karides ,somon gibi balık etlerinden vermeniz gelişimleri açısından iyi olacaktır. Yem miktarı konusunda ise bu türü diğer balıklardan ayıran özellik doyma hissidir. En sevdiği yem bile olsa doyduktan sonra bir daha minnet etmez. Bu yüzden az miktar da kararınca yemlemek daha sonra sizi dipte biriken yemleri toplamaktan kurtaracaktır.
Akvaryum şartlarından bahsetmek gerekirse; Öncelikle tankımızın boyutlarını balık sayısına göre mümkün olduğunca büyük tutmamız gerekmektedir. Misal 150*60*60 – 200*70*70 gibi. Dekor konusunda Doğal ortamlarında ki yaşam alanlarını göz önünde bulundurmamız onları stressiz ve mutlu bir yaşam sürmelerine teşkil edecektir. Kayalıklardan oluşan dekorlar frontozaların sevdiği yaşam alanlarına bire bir uymaktadır. Ph değeri yüksek olan suları seven bu canlılar, tankımız da aynı sertlikte su değerleri ile karşılaşmasalar da çeşitli ürünler ile ph değerini denge de tutmamız mümkündür. Örneğin ph değerini yüksek ve sabit seviye de tutan akvaryum kumları mevcuttur. Su değişim aralıklarını imkanlarımız doğrultusun da ne kadar sık tutarsak balıkların gelişimleri ve boylanmaları da o kadar hızlanır. Akvaryum suyu nasıl değiştirilmeli konumuzu okumanızı öneririm.
Ph değeri 7.8 – 8.7 arası – akvaryum ısısı ortalama 20-24 derece arası yaşam şartlarına uygundur.
Üreme konusuna kısaca değinmek gerekirse ortalama 2 yaşından itibaren uygun akvaryum koşulları sağlandığında kısa bir kurlaşma dönemi geçer ve ardından dişi tüpçük açar. Daha sonra düz bir zemine yumurtalarını bırakır ve hemen arkasından erkek yumurtaları döller. Döllenen yumurtaları dişi tekrar ağzında toplar. Ortalama 25-30 gün gibi bir süre de yumurtalar yavruya dönüşür. Frontoza varyetelerine göre yumurta sayısı 20 ile 70 arası değişmektedir. Acemilik dönemlerinde farkında olmadan yumurtaları yuttukları yada dışarı bıraktıkları çoğunlukla görülmektedir. İşte size bir yavru bırakma anından görüntüler. Frontoza sabır işidir diyebiliriz.
Dikkat etmemiz gereken hususlar;
Benimde zevkle beslediğim frontosa moba balığının doğal yollarla yavrulama videosunu sizinle paylaşmak istiyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=0NeynuvaGcs
1-Cyphotilapia Frontosa
2-North Brundi Frontosa
3-Cyphotilapia frontosa Halembe (Blue Neon Brundi)
4-Bismark blue frontosa
5-Kapembwa Frontosa
6-Kapembwa Fluoresent Blue frontosa
7-Cyphotilpia gibberosa Nangu (Blue Zaire)
8-İkola Frontosa
9-Cyphotilpia gibberosa Kapampa (Blue Zaire)
10-Kasanga Blue Frontosa
11-Kavala Frontosa
12-Kigoma Frontosa
13-Blue Mpimpwe Frontosa
14-Blue Kitumba Frontosa
15-Blue Kipili Frontosa
16-Cyphotilpia gibberosa Moba(Purple Zaire) Frontosa (Blue Zaire)
17-Blue Mpimbwe skupina Frontosa
18-Blue Samazi Frontosa
19-Cyphotilpia gibberosa M’toto (Blue Zaire)
20-Cyphotilpia gibberosa Moliro (Blue Zaire)
21-Zambia Blue Fluorescent Frontosa
22-Zambian Blue
23-Gold Fin Kanilari Frontosa
24-Karilani Gold Fin frontosa
25-Tansanita Frontosa
26-Tanzanian Frontosa
27-Fulwe Rocks Frontosa
28-Congo Frontosa
29-Cyphotilpia gibberosa Chaitika (Blue Zaire)
30-Cyphotilpia gibberosa Kamakonde (Blue Zaire)
31-Cyphotilpia gibberosa Tembwe (Blue Zaire)
32-Cyphotilapia gibberosa Msalaba (Blue Zaire)
33-İkola Aqua Blue Frontosa
34-Frontoza Katalamba
35-Kriza Frontoza
36-Kalumba Frontosa
37-Frontoza Nsumbu
38-Gibberosa Molwe Frontosa (Blue Zaire)
39-Karilani Frontosa
40-Samba Flourescent frontosa
41-Blue Point frontosa
42-Boulomboro Frontosa
43-Bangwe Frontosa
44-Kantalamba frontosa
45-Cyphotilapia gibberosa Mupapa (Blue Zaire)
46-Cyphotilpia gibberosa Isanga (Blue Zaire),
47-Mabilibili frontosa
48-Black Widow Frontosa
Akvaryumlarımızın vazgeçilmez ekipmanlarından biri olan ısıtıcılar balıklarımızın sağlıklı bir yaşam sürmeleri için çok önemlidir. Bazı akvaristler gereksiz olduğunu düşünse de tank ısısının ani değişimlere maruz kalması balıklarımızın hasta olmalarının ve ani ölümlerin en büyük sebeplerindendir. İşte bu yüzden ısıtıcıları muhakkak akvaryumlarınız da kullanmanızı tavsiye ediyorum. Tankımız da olan balık türlerine göre ısı değerleri de değişmektedir. Balık türlerine göre ısı değerlerini başka bir konumuz da anlatacağız.
Isıtıcı almadan önce tankınızın ne kadar su aldığını bilmemiz gerekmektedir. Bunun için akvaryum hesaplamaları konumuza bakabilirsiniz. Ağırlığa göre ısıtıcıları ayıracak olursak;
Eğer tankınız yukarı da belirtilen hacimlerden daha büyük ise balık türlerine göre ısıtıcı sayısını arttırmanız gerekecektir. Sağlıklı bir akvaryum için su ısısını mutlaka dengede tutmanızı şiddetle tavsiye ederim.
Kullanırken Dikkat edilmesi gereken hususları sıralamak gerekirse;
Akvaryumlar da dekor konusu çok büyük bir yelpaze içinde gibidir. Hayal edebileceğimiz gözümüze hoş gelen bir çok dizayn ve görüntü elde etmemiz mümkündür. Fakat tankımızı dizayn etmeden önce beslemekte olduğumuz balıkların türlerine uygun dekorları yapmak ilk önceliğimiz olmak zorundadır. Onları doğal ortamlarında hissettirmek bu işi gönül vermiş biz akvaristler için çok önemlidir. Bunun için tank ebatlarımız ve kullandığımız malzemeler önem teşkil eder. Benim nacizane fikrim imkanlarımız doğrultusunda edinebileceğimiz büyük ve geniş bir akvaryum ile işe başlamanızdır. Tankımız ne kadar büyük olursa hem balıklarımız çok rahat edecek hemde bizde rahat rahat istediğimiz dekoru elde etmiş olacağız. Örnek verecek olursak 70*40*45 ölçülerinde bir akvaryum ile 150*60*60 ölçülerinde bir akvaryum arasında nasıl bir dekor farkı yaratılabilir buyrun siz hayal edin. Aslında her akvaryum için uygun göze hoş gelen dekorlar yapmak mümkündür. Yalnız ebatlar ne kadar büyük olursa görüntü de bir o kadar muhteşem olur kanaatindeyim.
Piyasa da bir çok çeşit dekor malzemesi satılmaktadır. Örnek verecek olursak; kaya çeşitleri, mango kökleri,kuru ağaç parçaları, süs eşyaları,vazolar, gemiler vs. vs. alternatifleri çoğaltmak mümkün fakat benim tercihim doğallıktan yana olduğu için yapay ve suni malzemelerden kaçınmanız olacaktır. Kendi fikrimce en iyi dekorlar doğanın içinde kendiliğinden oluşan şekillenen kayalıklardan ve taşlardan yapılır. Üst üste koyarak yan yana dizerek içlerinden hava kabarcıkları vererek yada beslediğimiz balıkların boyutlarına göre mağaralar yaparak onları mutlu edebiliriz. Bitki türleri ile görselliği kat ve kat arttırabiliriz. Renk uyumuna da muhakkak dikkat etmemiz gerekir arkadaşlar. Mesela siyah arka fonlu bir akvaryuma siyah hagen kum koymak görüntü açısından hiç de hoş durmaz arka fon ile kum rengini kesinlikle zıt renklerden belirlemeliyiz. Bunda beslediğimiz balık türlerinin de etkisi büyüktür muhakkak. Umarım az da olsa fikir edinmenize yardımcı olabilmişimdir.
Aragonit kum kalsiyum ve karbonat bazlı bir kum çeşitidir. Organik ve İnorganik kimyasal oran dengesini sağlar ve ayrıca canlı kum türü olarak da ifade edilmektedir. Genellikle deniz akvaryumlarında kullanılan Aragonit kendi içinde deniz akvaryumlarına uygun bakteriler barındırır. Aragonit kumun en önemli özelliği canlı kum olmasıdır ve bu bize yeni kurulan bir tank da biyolojik yaşamın hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağlar ve balık ekleme süremizi kısaltır. Ayrıca dipte biriken balık dışkıları ve yemlerin zamanla zararlı bakterileri dönüşmesini engeller daha az zararlı hale getirir.Balıkların gelişiminde etkili olan kalsiyum,magnezyum vb elementleri içinde barındırır. Akvaryum suyunu ortalama 8.3 pH seviyelerin de tutar. Tankta ki kullanım şeklini ifade etmek gerekirse 3 ile 7 cm arası kalınlıkta kullanılabilir. Unutmamalıyız ki Aragonit kum akvaryumlar da kullanılan kum çeşitlerinden sadece bir tanesidir. İsteğe ve özelliğe bağlı olarak tankınız da bir çok çeşit kum kullanabilirsiniz. Umarım yazımız sizler için faydalı olmuştur.
Akvaryum bakımı ve temizliği konusunda kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu yazımızda filtre temizliği ve bakımı hakkında konuşacağız.
Dış filtrenin görevi sadece suyu temizlemek değildir. Su içerinde bulunan bakterileri sürekli sirkülasyon yaparak bakterilerin canlı kalmasını sağlamaktadır. Diğer bir özelliği de su içerisindeki zararlı materyerleri bünyesinde bulundurarak suya karışmasını engellemektir. Dış filtre temizliği hakkında yanlış bilinenler konusuna değinmek istiyorum. Bazı akvaryum seven arkadaşlarımız dış filtre temizliği günlük veya üç günlük yapma gibi fikirleri var. Aslında bu düşünce çok yanlıştır, sürekli dış filtre temizliği yaparsak akvaryum içerisinde balıkların yaşaması için gerekli olan bakteri ve materyalleri de yok etmiş oluruz ve balıklar için gerekli koşulları kaybetmiş oluruz. Dış filtrenizi temizleme zamanını filtre giriş ve çıkış hortumlarının içinde tortu birikmeye başlayınca veya 3 ayda bir değiştirmenizde fayda vardır.
Dış filtre temizliği ve bakımı yaparken filtrenin içerisindeki malzemelerimizi akvaryumun içerisinde bulunan suyla temizlemeliyiz. Bu sadeye filtre içerisindeki bakteri kaybımızı önlemiş oluruz.
Evet arkadaşlar bu yazımızda blog ve forum sitelerinde çok tartışılan bir konu olan akvaryum camı nasıl ve hangi kalınlıkta olmalıdır konusuna değineceğim.
Akvaryum camı gerek akvaryumun uzun süreli kullanma açısından gerekse kendi sağlığımız açısından son derece önemlidir. Büyük ebattaki akvaryumlarda maliyet olarak biraz yüksek olduğundan dolayı cam kalınlığı konusundan oranı minimum tutmaya çalışırız. Bu sözde tasarruf yöntemi olarak gördüğümüz yöntem aslında ilerleyen zamanlarda bize daha fazla maliyet çıkartabilir. Eğer gereğinden ince cam kullanırsak akvaryum camının kırılması, çatlamasına ve hatta patlamasına bile neden olabilir. Akvaryum camının basınca dayanamayıp patlamasıyla Allah korusun çocuğunuzun ve ailenizden birinin üzerine gelmesi ile ciddi bir yaralanmalara neden olabilirsiniz.
Akvaryum cam kalınlığı genellikle tavsiye edilen oran 120 ve 150 cm ebatlarında 10mm camdan 150 ve 200 cm olan akvaryumlar için 12mm camdan öneriyoruz. Akvaryum camı ne kadar kalın olursa o kadar uzun ömürlü olacaktır. Diğer hassas konulardan biriside rodaj konusudur. Rodaj camda esnemeye ve camların keskinliğini almak için uygulanan bir yöntemdir. Akvaryum basıncına karşı koyacak bir diğer uygulama ise kayıt ve kuşak yapımıdır. Kayıt kuşa kavramı cam kalınlığı kadar önemli bir konu olup cam kalınlığı en az akvaryum camının kalınlığı kadar olmalıdır. Üstteki resimde akvaryum ve kayıt kuşak çizimi yer almaktadır. Bu çizime ulaşmak için mail atabilirsiniz.
Önerilen cam özellikleri:
Eğer hoş bir akvaryumum olmasını istiyorsanız ve mutlaka Extra Clear Cam kullanmalısınız. Diğer camlardan farklı olarak balıklar daha canlı ve daha net görülmektedir.
Daha iyi anlaşılması için yukarıda ki resimden örnekleme yapabilirsiniz. Herşeyin gönlünüzce olması dileği ile keyifli hobiler.
Akvaryum Camı Nasıl ve Hangi Kalınlıkta Olmalıdır? / baliklar info
Latince Adı: Aulonocara Maylandi
Habitatı ve Anavatanı: Malawi Gölü’nde hem kumluk hem kayalık bölgelerde bulunur.
Beslenme Biçimi: Etçil
Davranış Biçimi: Barışçıl
Kendi Türlerine Davranışı: Barışçıl
Yüzme Seviyesi: Dip-orta seviye
Cinsiyet Ayrımı: Dişiler mat kahverengi-gridirler. Erkekler ise parlak renkli olurlar.
Üreme: Dişiler ortalama 25 adet yumurtayı ağızda kuluçka yaparlar.
Sıcaklık: 25 – 26 °C
En Fazla Büyüdüğü Boy: 15 cm
En Az Akvaryum Hacmi: 200 lt
Su Sertliği: Sert pH: 7.8 – 8.6
Zorluk Seviyesi: 3
Genel Yorum: Başında sülfür sarısı bir renk olmasından dolayı sürfür kafa ve sülfür baş gibi isimlerde almaktadır. 60-100 arası yavru verirler. Peacocklar içinde en uykucu olanlardır.
Latince Adı: Aulonocara maulana
Coğrafik Kökeni: Kande Island.
Ev ortamında ki akvaryumlarımız da bakabileceğimiz tatlı su balık türlerinden kısacası bahsedelim;
1-Kedi Balıkları : Akvaryum da genel de zamanlarını dip kısımda geçiren türlerdir. Halk arasında genellikle çöpçü olarak da tabir edilen bu tür tahmin ettiğimiz gibi dipte bulunan pislikleri yiyen bir balık değildir. Onun tek amacı zemin de bulunan fazla yemleri tüketmektir.
2-Tetralar : Çoğunluğu Güney Afrika kökenli olan bu türün boyları ortalama 2-3 cm den 27-30 cm e kadar ulaşmaktadır. Göz alıcı renklere sahip Neon Tetraların yanı sıra şu aralar hobicilerin ilgisini çekmeyi başarmış olan vahşi Piranhalar da bu türe aittir.
3-Barblar : Adipoz yüzgeçleri bulunmayan bu türde çok dikkatli bakınca fark edebileceğimiz ağız uzantıları vardır. Unutmadan söylemeliyim ki Barblar Tetralara benzerliği ile dikkat çeker ve tür genelinde balıklar da diş yoktur.
4-Canlı Doğuranlar : Ağız yapıları baş kısmını geçmesinden dolayı genellikle su üstünde beslenen bir türdür. Yumurtaları karın bölgesinde çatlayarak dışarı atıldığı için canlı doğuranlar olarak adlandırılmıştır. Boyları ortalama 5-6 cm geçmemektedir. Bu türde de adipoz yüzgeçleri bulunmamaktadır.
5-Goldfish : Diğer adı ile Japon balığı olarak bildiğimiz bu tür bir çoğumuzun belki de hobiye ilk başladığı balık türüdür. Farklı türlere sahip Goldfishler inanılması güç boyutlara ulaşmaktadır.
6- Chiclidler : Ülkemiz de en yaygın şekil de hobicilerin evlerinde bulunan bu türün çok çeşitli varyeteleri mevcuttur. Amerika ve Afrika göllerinde bulunan Chiclidlerin ülkemiz de en yaygın olan varyeteleri Afrika da bulunan Malavi gölünde bulunmaktadır. Muhteşem renklere sahip chiclid türleri benim fikrimce ülkemiz de en çok tercih edilen balıklardır.
7-Labirentliler : Durgun sular da yaşamayı tercih eden Asya ve Afrika göllerinde yaşayan bu balıkların havadan direkt solunum yapmasını sağlayan labirent organlarından dolayı aynı ismi almıştır.
Daha önceki yazılarımızda akvaryum suyu nasıl değiştirilir diye anlatmıştık. Bu yazımızda size akvaryum temizliğinde en önemli etken dip temizliğidir. Dip temizliğini çoğu kişi yanlış yapmakta ve balıklarımıza zarar vermekte. Dip çekimimizi düzenli ve doğru bir biçimde yapmazsak balıklarımızın nitrat yüzünden hastalanmasına ve hatta ölümlerine bile neden olabiliriz. Özellikle akvaryum tabanında balık yemi varsa mutlaka dip temizliği yapmalıyız. Yemlerin içerisinde bulunan bakteriler suya karışarak suyun kimyasını bozarak balıkların yaşama ortamlarını kötü yönde etkilemektedir. Aşırı miktarda bakteri salınımı olursa balıklarınızın zehirlenmesine yol açmaktadır. Bu olayı mecazi bir anlamla örneklendirmek gerekirse, sizin yaşadığınız bir odada çürük meyve ve sebzelerin kalması ve zamanla kokması nasıl etkiliyor ve rahatsız ediyorsa balıklarınızı da aynı şekilde etkilemektedir.
Peki dip temizliği yaparken nelere dikkat etmeliyiz ve hangi ekipmanları kullanmalıyız?
Dip temizliği için gerekli malzeme yoğurt kovası ve bahçe sulamada kullandığımız su hortumu yeterli olacaktır. Yapmanız gereken arabadan mazot çeker gibi hortumun bir ucunu suya diğer ucuyla suyu içimize çekerek su akışını sağladıktan sonra hortumu kovanın içerisine koymak. Temizlik yaparken kumu karıştırmamaya dikkat ediniz, çünkü kumun üzerinde bulunan nitrat ve bakterileri suya birden karışacağı için suyu bozabilir. Hortumun ucunu kumun üzerinde gezdirerek kuma daldırmadan, kum üzerinde bulunan yem ve balık pisliklerini alabiliriz.
Arkadaşlar konuya giriş yapmadan önce özellikle belirtmeliyim ki akvaryumumuzu direk güneş ışınlarından korumamız bizi yosunlardan koruyacak en önemli etkendir.
Akvaryumlar da çeşitli türde yosun oluşmaktadır. Size bildiğim kadarı ile kısacası hepsinden bahsetmek isterim.
1- Yeşil Nokta Yosunu: Genellikle Akvaryum camı üzerinde ve yapraklar da yeşil noktalar halinde oluşan ve en yaygın olan türdür.
2- Saç Yosunu: Ortalama boyu 8-10 cm e kadar uzayan yosun türüdür. Aşırı gübreleme sonucu suda ki demir oranının fazla olması sebebi ile ortaya çıkar.
3- Kırmızı Yosun: Akvaryum dibinde biriken balık dışkıları ve dipte biriken yemler sonucu ortaya çıkan bir türdür. Genellikle koyu yeşil ve siyah renkte görünür.Yoğun bitkili tanklar da nitratın aşırı derece kullanılmasın kaynaklı yaprakların kenarlarında boy gösterebilir.
4- Mavi-Yeşil Alg: Genellikle uzun süreli oksijen eksikliği olan akvaryumlar da ortaya çıkan bir türdür. Balıklar tarafından pek sevilen bir çeşit değildir. Unutmadan Mavi-Yeşil algler bir bakteri türüdür ve zehirleyici özelliği bulunmaktadır.
5- Su Yosunu: Suda yüzen yosun türüdür. Suyu hiç de hoşumuza gitmeyen adından anlayacağımız gibi yeşil renge dönüştürür. Konumuzun başında da belirttiğim gibi direk güneş ışınları ve yoğun aydınlık en büyük etkenlerdendir. Ayrıca suyu temizlemek için piyasa da çeşitli markalar da satılan ilaçlar da mevcuttur. Açıkçası kesin çözüm olduğunu söyleyemem.
İstenmeyen yosunlardan kurtulmamız için dikkat etmemiz gereken bir kaç madde yazmamız gerekirse ;
1- Akvaryumu direk güneş ışınlarından muhakkak korumalıyız.
2- Aydınlatma sistemini tankımız da bulunan canlıların ihtiyaç duyduğu süreden fazla açık bırakmamalıyız.
3- Düzenli olarak ortalama 2 hafta da tankın 3/1 oranın da su değişimi yapmamız gerekir. Ayrıntılı bilgi için lütfen Tıklayınız.
4- Hafta da bir düzenli olarak dip çekimi yapılması gerekmektedir. (Balık pislikleri nitrat seviyesini arttırır.)
5-Aşırı yemlemeden kaçınmalıyız. Sık aralıklar ile az yem vermek daha iyidir.
6- Dipte biriken yemleri en geç 1 gün sonra almalıyız. Suyun biyolojik dengesi bozulabilir. Ölümler ile sonuçlanabilir.
7- Akvaryum da hava eksikliğine dikkat etmeliyiz.
çoğumuzun gayet iyi bildiği üzere frontosa türleri hastalık konusunda oldukça dirençli balıklardır. Kolay kolay hasta olmazlar. Hasta oldukları zaman ise bu rahatsızlığı biraz itinalı bakım ile kolay bir şekilde atlatırlar. Frontosanın yaratışı gereği birçok dış parazitsel hastalıklara karşı güçlü bir bağışıklık sistemi vardır.Örnek vermek gerekirse beyaz benek veya kadife rahatsızlığına uğremış bir frontosa ile karşılaşmak çok zordur. Keza iç parazitsel rahatsızlıklarda da pek sık yakalanmazlar. Yakalandıkları nadir durumlarda ise basit tedavi yöntemleri ile kısa sürede eski sağlıklarına kavuşurlar. Ayrıca çoğu tatlı su balığı için ölümcül bir rahatsızlık olan mantar frontosa için sadece 15-20 gün sürüp daha sonra herhangi bir müdahaleye gerek kalmadan iyileşebilen bir hastalıktır.
Ancak dişi frontoları tehdit eden öyle bir rahatsızlık vardır ki bu hastalığa yakalanan balık şayet tedavi edilmez ise ölüm ihtimali % 100′dür.
Bu hastalık balığın özellikle üreme ( tüp çıkardığı ) dönemlerde görülür.
Belirtileri;
- Vent bölgesinde aşırı şişkinlik,
- Hızlı nefes alıp verme,
- iştahsızlık,
- Saklanma,
- Renkte kararma,
şayet bu belirtileri görürseniz acilen tedaviye geçmeniz gerekir. Ancak tedavi metodunu yazmadan önce hastalık hangi koşulda görülüyor ve neden oluyor kısaca bir anlatalım.
Bu rahatsızlığı yaşayan balıkların ortak özelliği olarak şu ana kadar iki tespitim oldu.
Bunlardan birinci biyolojik dengesi oturmamış ( yeni tank sendromu ) akvaryumlar. ğ°kincisi ise su sıcaklığının belli bir süre 29 derecenin üstünde seyretmesi.
Bu iki negatif durum bir arada olduğu zaman yumurtalamak için tüp çıkartan her balık % 100 bu rahatsızlığın riski altında bulunmaktadır.
Nedenine gelecek olursak; hepimiz çok iyi biliyoruz ki frontosa türleri 24-26 derece arasındaki sıcaklıklarda kendilerini oldukça rahat hissederler ( diğer tüm şartların sağlandığını varsayıyoruz ) ancak 22-28 derece arasını da tolere ederler. ( 22 veya 28 dereceyi tavsiye etmiyorum – gerekçeleri için ayrı bir konu başlığı açacağım. Konumuz dağılmasın. ) Sıcak ortamda ( ister hava- ister su ) bakteri oluşumu çok hızlı bir şekilde artar. ( kar yağdığı zaman mikropların ölmesi, çok sıcak zamanlarda çoğalması gibi ) ğ°şte su sıcaklığının 29 ‘u geçtiği zaman bunun üstüne biyolojik dengesi henüz oturmamış ( yararlı bakterilerin henüz tam olarak akvaryuma hakim olmadığı ) bir akvaryumda bir iç organ gibi düşündüğümüz üreme tüpü vücut dışında kaldığı sürece bu zararlı bakterilerin saldırısına uğrar ve bu arada balık ağzına yumurta bile alsa ertesi gün ( şayet hastalığa yakalanmışsa ) yumurtaları hemen atar/yutar ve hastalık belirtilerini göstermeye başlar. Aşağıdaki tedaviyi uygulamazsanız da birkaç gün içinde ölür.
Öok Önemli Not : Siz ne yaparsanız yapın balığı tekrar eski sağlığına kavuştursanız bile balığın vent bölgesi ve üreme tüpü hastalık boyunca inanılmaz bir tahribata uğrayacağı için bu dişi balığımız bir daha asla yavru vermeyecektir. ( HASTALIK BULASICI Değildir )
Tedavi :
1- karantina tankı hazırlanır ve akvaryum suyuyla doldurulur,
2- Bol hava hava verillir,
3- 50 litreye 1 tablet flagy ve yine 50 litreye bir adet sitrax tablet atılır, ( sıvı ise 1 ölçek )
4- yemleme yapılmaz,
5- sonraki gün bir müdahale yapılmaz,
6- 3. gün % 50 su değişimi ve aynı oranlarda ilaç uygulaması yapılır,
7- 4. gün bibir müdahele yapılmaz,
8- 5. gün % 50 su değişimi yapılır ancak artık ilaç kullanılmaz,
9- 6 ve 7. günler ne su değişimi ne ilaçlama nede yemleme yapılır,
10- 8. gün ufak çaplı yemleme yapılır, yemi yerse ki Allah’ın izni ile yiyecektir tedavi sona ermiş demektir.
11- 9. gün balık ana tanka transfer edilir. ( ısı değerleri aynı olacak şekilde karanlık bir ortamda )
Geçmiş olsun.
Akvaryumumuzda özellikle yaz aylarında koku problemi yaşanmaktadır. Bunun nedenlerini maddeler halinde yazıyoruz.
Rutubet ve nem
Sıcaklıkların artması ile akvaryum da meydana gelen buharlaşma sonucu rutubet ve nem konusu. Ama unutmayın havalandırmaz iseniz akvaryum su sıcaklığı artar
Çürük yumurta gibi kokması
Akvaryumda yeteri kadar havalandırma yapılmaması, suya yeteri kadar oksijen verilmemesi de denebilir. Yaz aylarında suya verilen hava miktarını arttırırsak bu sorunu ortadan kaldırabiliriz bir nebzede olsa.
Akvaryumda ölü balık kokusu, köpüklenme
Adından da tahmin edilebileceği gibi nedeni ölü balık, daha da tehlikelisi salyangoz veya midye olabilir. Salyangoz ve midye gibi omurgasızlar çok daha hızlı kokuşma yapar ve bozulurlar. Bu durumda suda parçalanmamış biyolojik atık miktarı artar ve köpüklenme ile koku başlar. Ölü canlı araştırılmalı ve %30 su değişimi yapılmalıdır.
Balığınıza kullandığınız yem stabil değilse bir süre sonra kokusunu suya vermeye başlar. Bu yüzden özenle hazırlanmış hazır yemleri kullanmanızda fayda var. Kimi zaman bazı hazır yemler bile suya renk ve koku verebilmekte. Bunun oluşmaması için kaliteli yemin yanında az canlı da beslemelisiniz. Az canlı; az yem ve daha iyi su şartları demektir. Özellikle yaz dönemi su sıcaklığı düşürülemiyorsa balıkları az yemlemek su kalitesi için önemlidir. Yüksek sıcaklıkta amonyum amonyağa daha fazla dönüşür ve hem akvaryumdaki sistem hem de balıklar ciddi zararlar görür. Bu yüzden yemi az az, güne yayarak vermekte fayda var.
Bunların hepsinin ortak çözümü su değişimidir arkadaşlar yaz aylarında bol bol su değişimi yapmalıyız. Su değişimi hakkında MakalemiziOkuyunuz.
Akvaryumlarda sıkça rastlanılan bir sorundur. Özellikle çiklitlerin popüler olmasından sonra daha fazla farkedilmiş bir problemdir. Ancak çoğu zaman nedeni doğru tanımlanmayarak dış parazit hastalığı olarak algılanır ve buna uygun tedaviler denenir. Gerçekte dış parazitlerin büyük çoğunluğu zaten gözle görülebilir boydadır ve oldukça nadirdirler. Sık ve özellikle ithal balık eklenmeyen, doğadan canlı veya yem girmemiş bir akvaryumda dış parazit nedeniyle sorun yaşanması oldukça nadir görülen bir durumdur. Balıklarda görülen sürtünme sorununun en sık nedeni sudaki yetersiz biyolojik dönüşümün sonucu olarak yükselen nitrit değerleridir.
Nitrit değerlerinin yüksekliği basit bir akvaryum testiyle ölçülebilir. Bunun için üretilmiş suya daldırılan şeritler vardır. Renk reaksiyonu esasına dayanan bu basit testler bize sudaki nitrit seviyeleri hakkında bilgi verir. İdeal bir akvaryumda nitrit ölçülemeyecek kadar düşük olmalıdır.
Nitrit sorunu yaşanan bir akvaryumda test yapmadan bile sorunu farketmek olasıdır. Balıklar kuma veya dekorasyon malzemesine çoğu zaman yan yatarak sürtünürler. Bunu genelde titreme benzeri hareketler izler. Yüzgeçler kapanıp açılarak titreştirilir. Bu belirtiler yemleme sonrası iyice artar. Bakteri kültürü eklenmesi sorunu dramatik olarak düzeltir. Ancak yeni kurulan bir akvaryumla karşı karşıya değilsek, kültürün eklenmesi genellikle sadece geçici bir çözüm olacaktır. Asıl sorunu yani suda yüksek nitrit değerleri oluşturan hatayı bulmak esas hedef olmalıdır.
Kalabalık, yeterli su hareketi olmayan, kalitesiz yemlerle bolca yemlenen, düzenli olarak kısmi (%20 gibi) su değişimleri yapılmayan her akvaryum, yüksek nitrit riskiyle karşı karşıyadır. Su sıcaklığındaki ani düşüşler de biyolojik dönüşümü bozarak sorun yaratabilir.
Dış filtrelerin yüksek yüzey alanına sahip (biyolojik dönüşüm için gerekli) substrat olmaksızın çalıştırılması da bu sorunun sık karşılaşılan bir nedenidir. Su geçirgenliği olmayan mercan kırığı ve bunun gibi maddelerin filtereye doldurulması kaba mekanik filtrasyondan ileri gidilmesini engeller. Açıkcası oldukça pahalı olan orjinal substrat kullanılamayacaksa süngerin tercih edilmesi diğer tüm malzemeden üstün sonuç verecektir.
Yüksek nitrit değerlerinin bir diğer nedeni de taban kumunda biriken artıklardır. Özellikle bitki gelişimine uygun ortam yaratmak için kalınca kum serilmiş akvaryumlar bu riski daha fazla taşırlar. Akvaryumda kumu karıştıran balık türlerine yer verilmesi bu riski azaltır (botya, tarak balığı gibi). Su değişimlerinde dip süpürgesi ile taban kumunun vakumlanması bu riski ortadan kaldırır.
Akvaryum hobisinin aspirini kabul edebileceğimiz tuz (iyotsuz kalın tuz) nitrit zehirlenmelerini de engelleyebilir. Bu nedenle su değişimleriyle beraber akvaryuma az miktarlarda bile tuz eklenmesi faydalı olacaktır.
Bu yazımızda akvaryum ve balık bakımının bize ne kadar süreye maal olduğunu konuşacağız.
1.Arkadaşlar normal şartlarda akvaryumunuza 2 hafta da bir su değişimi yapmamız gereklidir. Akvaryumun toplam hacminin 3 te 1 kadar. Ortalama 30 dakikalık bir zamana ihtiyacımız vardır.
2.Akvaryum dip çekimi yapmalıyız özellikle beyaz kum varsa akvaryumun tabanında. Çünkü beyaz kum balık pisliğini çok belli ettiğinden hiçte iç açıcı bir görüntü olmuyor. Haftada 2 kere dip çekimi yaptığımızı sayarsak oda 30 ar dakikadan 1 saat eder.
Toplamda haftada en az 1,5 saatlik bir süre ayırmalıyız akvaryumumuza. Fakat bu süreler akvaryumuzun büyüklüğü ve içerisindeki balık sayısına göre değişiklik gösterir. Bu bahsettiğim süreler 110*60*60 ebatında bir akvaryum bakımıdır. Dip çekimi su değişimi konularını ilerleyen konularda anlatacağız. Yolumuz uzun arkadaşlar.
İlk konuya gitmek için tıklayınız
Balık yetiştirirken en dikkat ve önem gösterilmesi gereken konulardan birisi akvaryum kapasite ile balığın büyüklüğü arasında ki dengedir. Her balığın kendine has yaşam alanları vardır. Bu özellikler türden türe değişmektedir. Örneğin Japon balığını bir fanusta bakabilirsiniz öyleki bardakta bile besleyenler var.
Frontosa türünden örnek verecek olursak bu türü 100 cm den daha kısa bir akvaryumda beslemek hiç de doğru bir tercih değildir. Beslersek ne olur. Bu tür balıklar yaklaşık 25 – 30 cm gibi devasa boylara ulaştıkları için akvaryumda sıkıntı yaşarlar. Bu balık öyle bir şey ki akvaryum ne kadar büyük olursa balıkta o kadar boy veriyor. Yavru olarak daha küçük akvaryumlarda bakılabilir fakat büyüdüklerinde 14 15 cm olduğunda en az 100*50*50 cm kadar akvaryuma 2 dişi 1 erkek olmak üzere beslemeliyiz.
Diğer bir konu ise akvaryum içinde oluşturacağımız dekordur. Kendi göz zevkimize göre dekor oluşturalım derken balığın doğasını da mutlaka araştırmalıyız arkadaşlar.Unutmamalıyız ki o da doğanın bir parçası. Biraz da onların yaşam alanlarını göz önünde bulundurarak hareket etmemiz gerekir. Yaşam alanlarını araştırıp ona göre bir düzen kurmamız gerekir ki hem balıklarımız hemde bizler mutlu olalım. Balık Türleri konumuzda elimizden geldiği kadar balıkların şartlarını anlatmaya çalışacağız.
Devam ediyoruz arkadaşlar. Balık bakma konusunda sona geldik sayılır. Balıkları alıp akvaryumun suyunu haftada bir kere yada iki kere değiştirip dip temizliği yapmak tek başına yetmez. Balık hangi yemi yer hangi yemler daha iyi gelir ne kadar yem vermeli bu gibi bilgiler çok önemlidir. Çünkü yemin suya çok büyük etkileri var. Bu etkileri zaman ile anlatacağım.
İlk konuya gitmek için tıklayınız
Tüm aşamaları hallettik şimdi geldi bir akvaryumun malyetine. Tek tek inceleylim bunu.
110*60*60 10mm cam kalınlığı mobilyalı dış filtresi dekorasyon malzemeleri hava taşı ısıtıcısı olan bir akvaryumu ele alalım
Bu şartları sağlayabiliyorsak balık beslemeye hazırsınızdır demektir.
Not: Bu rakamlar mobilya cinsine camın kalitesine kum ve balık cinsine göre değişmektedir.
İlk konuya gitmek için tıklayınız
İlk konumuzda haliyle akvaryuma ilk adımı nasıl yapmalıyız neleri göz önünde bulundurmalıyız bunları konuşacağız. Şimdi akvaryum kurup balık yetiştirmeğe hazır mıyız onu maddeler halinde inceleyelim.
Arkadaşlar hepimiz biliyoruzki tankımız için en iyi temizlik yöntemlerinden biri sump sistemidir.
Gerek biyolojik dengenin kurulmasındaki faydaları gerekse temizlik esnasında döngüye en az zararla hatta hiç zarar vermeden temizliği yapmamızı sağlayan sistem daha bir çok artıları olan sump sistemi.
Hepimiz için bu sistemin en çok rahatsız edici olan ve bir çok arkadaşımızın sump sistemi kurmaktan vazgeçmesine sepep olan sumptaki su sesi açık konuşmak gerekirse önlemler alınmazsa çok rahatsız edici bir sestir ve özellikle evde bu sistem kurulmuşsa vay başımıza gelenler.Alınabilecek bazı önlemlerle bu sesi azaltmak mümkün ama yinede tamamen kesmesi zor.
Bende evimdeki tankımda sump sistemi kullanıyorum ve birgün kalabalık misafirlerimiz rahatsız olmasınlar diye sumpun bulunduğu odada ben yattım daha doğrusu uyumaya çalıştım malesef gecenin sessizliğinde sumpun sesi pekte kulağa hoş gelmedi daha sonrasında bu sesi kesmek için araştırmalara başladım denemeler yanılmalar derken sesin nereden geldiğini araştırmaya başladım ve gördümki sese sebep olan iki şey var birincisi tanktan gelen suyu sumpa ulaştıran kuledeki pmaş borunun ucunda oluşan girdap esas sesinkaynagı malesef bu girdap sesi çok fazla geliyordu ikinci ses ise suyun sumpta elyafın üzerine dökülürken çıkardığı ses.
Sesin nereden geldiğini bulduktan sonra çözüm olarak ürettiğim basit ve kolay tertibatı sizler için yeni baştan yapıp fotoğrafladım inşallah sizlerinde ses sorununa çözüm olur çünki ben sumplu tankımda şu anda tek duyduğum ses kafa motorunun çok az çıkan sesi emin olun ses tamamenkesildi
ilk önce malzemelerimiz çamaşır ipi ,çakmak,ince bir tornavida,makas , maket bıçağı,küçük su pet şilesi,40mm’lik ve 20mm’lik spiral hortum
sump sisteminde sesin kesilmesi 1[/caption]
Pet şişemizi kafa kısmından maket bıçağı ile kesiyoruz kafa kısmındaki huni şekli bize lazım
sump sisteminde sesin kesilmesi 2[/caption]
sump sisteminde sesin kesilmesi 3[/caption]
işte hunimiz
Bu huniyi pimaş borumuzun içerisine rahatça geçecek şekilde ayarlıyoruz
sump sisteminde sesin kesilmesi 4[/caption]
sump sisteminde sesin kesilmesi 5[/caption]
sump sisteminde sesin kesilmesi 6[/caption]
sump sisteminde sesin kesilmesi 7[/caption]
sump sisteminde sesin kesilmesi 8[/caption]
Hunimizin üst kısmını kesiyoruz kapak ve vida kısmını
sump sisteminde sesin kesilmesi 9[/caption]
Eğer huniyi kestikten sonra kullanırsak spiral hortumun dışından geçerek kulenin en dip kısmına kadar inebilir spiral hortumu daha büyük çaplı kullandığımda ise su sesi geldiği için bu huni üzerine ufak bir işlem yapıcağız
sump sisteminde sesin kesilmesi 10[/caption]
ilk önce ince tornavida ile hunimize 8 adet karşılıklı delik açıyoruz
sump sisteminde sesin kesilmesi 11[/caption]
çamaşır ipini tiftikliyoruz yani ince parçalara ayırıyoruz
sump sisteminde sesin kesilmesi 12[/caption]
sump sisteminde sesin kesilmesi 13[/caption]
sump sisteminde sesin kesilmesi 14[/caption]
Açtığımız deliklerden çamaşır ipini karşılıklı geçiriyoruz ve uclarını çakmakla yakıp ipi huniye yapıştırıyoruz
Huninin alt kısımlarını makasla baklava dilimi şeklinde kesiyoruz su bu kanallardan ve pimaşa çarpma sesi olmadan süzülecek
sump sisteminde sesin kesilmesi 15[/caption]
sump sisteminde sesin kesilmesi 16[/caption]
ip sayesinde huni spiral hortumun üzerinde kalacak ve baklava dilimi yaptığımız huninin alt kısmından geçen suyun dışında fazla gelen su spiral hortumun içinden ve dış yüzeyinden sumpa sessizce inecek
sump sisteminde sesin kesilmesi 17[/caption]
Su bazen huninin ayarını bozabiliyor uzun ipler sayesinde bu ayarı yapabiliriz
sump sisteminde sesin kesilmesi 18[/caption]
işte kendisi küçük ama başardığı iş çok büyük huninin pimaşa yerleşme şekli
suyun pimaştan aşşağı inerken görünen şekli girdap olışmadığı için seste yok
sump sisteminde sesin kesilmesi 20[/caption]
20mm’lik spiral hortumu pimaşın elyaf kısmından kule kısmına kadar pimaş borunun içinden yolluyoruz
Su elyafın üzerine dökülürken 20mm’lik spiral hortum küçük geldiği için ses yapıyor malesef
sump sisteminde sesin kesilmesi 23[/caption]
40mm’lik spiral hortumu pimaşın içerisine geçicek ve elyafın üzerine gelecek uzunlukta kesiyoruz ve 20mm spiral hortumun üzerine geçiriyoruz
Su 40mm spiral hortumdan elyafa süzülerek indiği için ses buradada çok az
işte bu kadar arkadaşlar umarım sizlerede faydası olacak bir çalışma olmuştur anlamadığınız veya daha ayrıntılı bilgi istediğiniz konularda lütfen sormaya çekinmeyin çünki bilgi paylaştıkça değerlidir önerileriniz veya beğenmediğiniz şeyleride yazın lütfen